Horlama Tedavisinde
19 Yıllık Deneyim
Bizi Arayın
Bize Ulaşın

Hamilelerde Horlamanın Yarattığı Riskler

Hamilelerde Horlamanın Yarattığı Riskler

Hamile kadınlarda görülen horlama, bazı olumsuz durumların oluşabilme ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Özellikle de horlamadan kaynaklı oksijen yetersizliğinden mütevellit, anne karnındaki çocuğun yaşamına da doğrudan negatif etkisi bulunmaktadır. Bu bakımdan gebelerde horlamanın neden olduğu oksijen eksikliği sebebiyle, bebeklerin sağlığında tehlikeli durumlar meydana gelmektedir. Bu durum hem anne, hem de çocuk için göz ardı edilmemesi gereken önemli bir risktir. Bu bakımdan horlamanın sebeplerini tespit edilerek tedavi sürecini ivedilikle başlatmak, en isabetli yol olacaktır. Özellikle yüksek tansiyon, nefes alış verişlerdeki dengesizlik, uyku sırasında solunumun kısmen durması gibi sebeplere bağlı olarak, anne karnındaki bebeğe yeterli düzeyde oksijen gidemeyecektir. Oksijen yetersizliği de tahmin edileceği üzere, bebeğin gelişiminde çok ciddi sıkıntıların oluşmasına sebep olur.

Horlamanın Sebepleri

Yoğun iş temposu, tansiyon rahatsızlığı, depresyon, stres, düzensiz uyku, obezite, aşırı hareketsizlik gibi durumlara bağlı olarak; uyku sırasında apne yani nefes darlığı oluşur ve horlama olarak tabir edilen rahatsızlık meydana gelir. Özellikle gebe kadınların hamilelik döneminde aldıkları kilolar sebebiyle uyku apnesi oluşumu daha fazla gözlemlenir. Bu duruma fazla kiloların meydana getirdiği tansiyon rahatsızlığı da eklenince, horlama ciddi boyutlara ulaşır ve hiç önemsenmeyecek bir rahatsızlık gibi görünen bu hastalık; erken doğuma sebebiyet veren ciddi bir rahatsızlığa dönüşebilir.

Horlama ile beraber uyku apnesinin oluşumu nefes alışverişlerinde dengesizliğe sebebiyet verdiğinden, vücuttaki oksijen miktarı da düşecektir. Buna bağlı olarak mukoza şişmesi görülmesi sık rastlanılan bir durumdur. Yani burun tıkanıklığı da horlamanın doğal nedenlerindendir.

Özellikle fazla kilo alımı nedeni ile obezite seviyesine gelmiş kadınlarda, boyun etrafındaki et tabakası kalınlaşacağından dolayı horlamanın şiddeti daha da belirginleşir. Obezitenin doğrudan horlama ile ilişkili bir hastalık olduğunu söylemek de mümkündür. Hamilelik döneminde dengeli kilo kontrolünün yapılması hem anne adayı için, hem de anne karnındaki bebek için gereklidir.

 

Horlamanın Hamilelerde Meydana Getirdiği Riskler

Horlama dışarıdan basit bir nefes alma problemi gibi görülse de ciddi riskleri beraberinde getiren ve sağlık açısından hem anne, hem anne karnındaki bebek için olumsuz yönleri ziyadesi ile fazla olan ciddi bir tıbbi problemdir. Bu yüzden risklerin tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması elzemdir.

Uyku Apnesi: Horlama sırasında kısa süreli nefes alışta durma meydana gelirse; bu hem anne için, hem de bebek için çok risklidir. Nefes alışverişlerinde nefesin kısmen kesilmesi gibi bir durum söz konusu olduğunda zaman kaybetmeden hekime başvurulmalıdır. Daha evvel de belirttiğimiz üzere, kısa süreli nefes durması kaynaklı oksijen kesintileri; bebeğin ciddi rahatsızlıklarla karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

Preeklampsi: Gebelik zehirlenmesi olarak tanımlanan preeklampsi, genellikle hamileliğin 5. haftasında sonra başlayarak kan basıncını yükseltir ve idrardaki protein değerinin artmasına sebebiyet verir. Yapılan bilimsel çalışmalarda preeklampsinin, hamile kadınların ölümüne neden olabileceği ve de düşük riskini artırdığı ortaya konulmuştur. Bu bakımdan kilosu fazla olan, ideal yeme içme düzeyine sahip olmayan, hamile kadınlarda; horlama ile birlikte preeklampsi vakalarına da sıkça rastlanılır.

İntrauterin Gelişme Geriliği: Hamilelik döneminde görülebilen intrauterin gelişme geriliği, anne karnındaki bebeğin gelişimini geciktirdiği gibi bebeğin normalden daha az kiloda dünyaya gelmesine de sebebiyet verir. Olması gereken kiloda doğmayan bebeklerde, zaten tam gelişmemiş olan bağışıklık sistemi daha da zayıf olacaktır.

Düşük Doğum Ağırlığı: Horlamanın meydana getirdiği risklerden bir tanesi de hamilelik döneminde plasenta inflamasyonuna sebebiyet vermesidir. Bebeklerde düşük doğum ağırlığına sebebiyet veren intrauterin gelişme geriliği dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Horlama şikayeti olan gebelerin ultrason taramaları sonucunda erken tanı konulması, bu durumun meydana getireceği riskleri düşürmek veya tamamen engellemek açısından fevkalade önemlidir.

Gebelik Diyabeti: Gestasyonel diyabet de denilen gebelik diyabeti, hamilelik döneminde ortaya çıkan özellikle de horlamanın sebebiyet verdiği durumlardan bir tanesidir. Bir tarz şeker hastalığı olan gebelik diyabetini engelleyebilmek amacı ile glukoz tolerans testi yapılması gerekir.

Bilimsel Araştırmalarda Hamilelerde Horlama Düzeyi

Sağlıklı kadınlarda hamilelik döneminde horlama rahatsızlığının ortaya çıkması %24 civarındadır. Dünyadaki gebe kadın nüfusunun %5’inde horlama problemi olduğu düşünülmektedir. Yapılan bir bilimsel çalışma neticesinde, daha önce herhangi bir horlama şikayeti bulunmayan ve hamile olmayan kadınların, hamilelik döneminde horlama görülme oranının %11,7 olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun sebebi olarak da hipertansiyon, aşırı kilo alımı, uyku düzensizliği, yeme içme dengesizliği, stres, aşırı yorgunluk gibi nedenler saptanmıştır.Benzer bilimsel çalışmaların dahilinde, horlayan hamile kadınlarda %10,9 düzeyinde preeklampsi ve %1,7 civarında gestasyonel diyabet tespit edilmiştir.

Üst solunum yolu daralması, uyku apne sendromunun en önemli belirtilerinden birisidir. Bu sebeple tüm bu riskler göz önünde bulundurularak hamilelik döneminde; hem anne adayının, hem de anne karnındaki bebeğin zarar görmemesi için düzenli bir uyku, ideal bir şekilde yeme içme dengesinin sağlanması ve stresten uzak bir ortamın yaratılması gerekir.

 

Hamilelikte Kilo Problemi ve Horlama Arasındaki İlişki

Sağlıklı insanlarda dahi kilo artışı ile beraber sağlıksız ve estetikten uzak bir vücut yapısı oluşmaktadır. Kilo alımı nedeni ile vücudun farklı bölgelerinde kalınlaşmalar ve belirgin bir şekilde değişimler görülür. Hamile kadınların hem kendi sağlığı, hem de ana rahmindeki bebeğin sağlığı için düzenli bir yeme içme alışkanlığının kazandırılması önem arz eder. Ancak bu yeme içme alışkanlıkları belirli bir düzen altına alınmaya çalışılırken aşırı kiloya sebebiyet vermeyecek şekilde beslenmeye de dikkat edilmesi gerekir. Aksi takdirde kilo artışı ile beraber boyun bölgesinde ve vücudun karın bölgesinde meydana gelen kalınlaşmaların oluşması kaçınılmazdır. Kilo artışları sebebiyle horlamanın oluşma riski de daha da artacaktır. Horlamanın meydana gelmesi ile birlikte beraberinde uyku apnesi, gebelik diyabeti gibi sorunlarda eklenecek ve dolayısı ile hem annenin hayatı hem de bebeğin hayatı riske girecektir.

 

Hamile Kadınlarda Burun Tıkanıklığı ile Horlama Arasındaki İlişki

Hamile olan kadınlarda, hormonal dengenin değişmesi sebebiyle vücut yapısında da bazı değişimler görülür. Bu değişimlere bağlı olarak burun bölgesinde ve/veya burun mukozasında şişme ya da tıkanıklık gözlemlenebilir. Bazen de alerjen durumlardan kaynaklı mukoza şişmelerine rastlanabilir. Burun bölgesinde oluşan tüm bu durumlar, uyku sırasında horlamaya sebebiyet verir. Anne adayında, hormonların yapısındaki bu değişimler salgı üretimini desteklediğinden dolayı burun içerisindeki sıvılar da artar. Bu da burun tıkanıklığına sebep olur. Burun tıkanıklığının meydana getirdiği riskleri ortadan kaldırmak amacıyla uzman hekim tarafından reçete ile bazı ilaçlar kullanılması önerilir. Mukozada meydana gelen şişkinlikler nedeniyle hamilelik döneminde burun ameliyatı olmak kesinlikle önerilmez.

 

Hamilelerde Horlamanın Oluşturduğu Risklerde Doktor Kontrolü

Hamilelerde horlama uyku sırasında sürekli meydana geliyorsa; gündüz vakitlerinde baş ağrıları, bacaklarda şişkinlik gibi sorunlar ortaya çıktığı andan itibaren hiç zaman kaybetmeden doktora gitmek gerekir. Çünkü bu durum hem annenin sağlığı için, hem de bebeğin sağlığı için ciddi bir risk oluşturur.

Horlamayı engelleyebilmek amacı ile bazı uygulamalar ve tedbirler alınarak bu rahatsızlık önlenmeye çalışılabilir. Uyurken yastığı biraz yükseltmek, dengeli beslenme, kilo kontrolünü sağlamak, horlama yastığı ve horlama bandı kullanmak, zararlı alışkanlıklar olan tütün alkol gibi alışkanlıklardan kaçınmak, antidepresan ilaçlarını doktor kontrolünde terketmek, uyku hapları ve sakinleştirici kullanmamak gibi uygulamalarla horlama problemi ortadan kaldırılabilir.

Hamilelikte Horlama Ne Zaman Başlar?

Hamilelik döneminde anne adayının hormonal yapısında bir takım değişiklikler yaşanır. Bu değişikliklere bağlı olarak vücuttaki hormonların salgı düzeyi artar ve özellikle burun bölgesindeki fazla salgıdan dolayı burun mukozasında şişme durumu meydana gelebilir. Bu probleme sinüzit gibi rahatsızlıklarında etkisi eklenince ciddi boyutlara ulaşarak, “kronikleşmiş horlama” ismi ile tabir edilen “sürekli horlama problemi” ortaya çıkar. Hamilelik döneminin genellikle ilk 3 aylık kısmından sonra; vücut biçiminde belirgin bir şekilde değişimler görülür ve kilo alımında gözle görülür bir artış seyredilir. Hamilelik dönemindeki anne adaylarının yeme içme konusundaki alışkanlıkları değişiklik gösterir. Genelde yanlış bilgilerden kaynaklanan fikirler doğrultusunda, beslenme alışkanlıklarında düzensizliklerinin yaşanması; gereğinden daha fazla kilo alımı olması durumuna sebebiyet verir. Bebeğin sağlığı için her yiyecekten ideal oranda tüketilmesi ve bazı besinlerin hiç alınmaması gereklidir. Ancak bebeğin sağlığını düşünerek gereğinden fazla kalori alınması, aşırı kilo artışlarına sebebiyet vererek vücudun ağırlaşmasına, yorgunluğa ve bunun beraberinde horlamanın meydana gelmesine sebebiyet verir.

Hamilelikte Horlamayı Engellemek İçin Neler Yapılabilir?

Hamilelik döneminde basit uygulamalarla horlamanın düzeyi düşürülebilir veya horlama tamamen engellenebilir.

  • Günün aynı saatlerinde dengeli ve düzenli beslenmek ve yemek saatlerine riayet etmek gereklidir.
  • Mümkün olduğunca sol tarafa yatmaya özen gösterilmelidir. Eğer mümkün ise sırtüstü yatmaktan kaçınılmalıdır.
  • Yatağın vücut için uygun nitelikte (mümkünse ortopedik) olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca yastığın yeteri kadar yükseltilmesi de nefes alışını rahatlatacağından mütevellit, horlamayı önemli düzeyde azaltacaktır.
  • Uyku sırasında burun tıkanıklığının oluşmaması için ve rahat nefes alıp verebilmek amacı ile burun bantları kullanılabilir. Ancak burun bantlarının yalnızca burun deliklerini daha fazla açmaya yarayacağı unutulmamalıdır.
  • Horlamayı engelleyen en önemli tedbirlerden bir tanesi de, kuru havayı nemlendirmek için kullanılan nemlendirici cihazlardan faydalanmaktır. Yatak odasındaki ortamın nemli olmasını sağlayarak burnun kuruması engellenebilir ve de horlamanın şiddeti düşürülebilir.
  • Alkol, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durulmalıdır. Bu maddeleri hamilelik döneminde kullanılmaya devam edilmesinin bebek sağlığı için de büyük tehdit oluşturduğu unutulmamalıdır.

 

Hamilelik Esnasında Ne Zaman ve Hangi Şikayetlerde Doktora Başvurulmalı?

Hamileliğin herhangi bir safhasında oluşan kronik horlama rahatsızlıkları, dikkate alınması gereken ve acilen uzman hekime başvurulması gereken sağlık problemlerindendir. Daha evvel de belirttiğimiz üzere horlama esnasında vücuda yeteri derecede oksijen girmeyeceği için hem annenin, hem de bebeğin sağlığı tehlikeye girecektir. Ayrıca horlama uyku apnesinin belirtilerinden biri olarak da değerlendirildiğinden, vakit kaybetmeden doktora gitmek elzemdir.

Bunun dışında kalpte sıkışma, şiddetli baş ağrıları, sersemlik hali, ayaklarda ve dizlerde şişme belirtileri gibi sorunlar baş gösterdiği anda yine bir uzman hekimin kapısı çalınmalıdır. Hekimin önerdiği beslenme programına harfiyen uyulmalı, kullanılması gereken ilaçlar tavsiye edilen takvime uygun olarak kullanılmalıdır. Ayrıca doktorun tavsiye ettiği egzersiz ve benzeri uygulamalara da harfiyen uyulmalıdır.

 

Hamilelikte Uyku Bozukluğunun Sebepleri Nelerdir?

Hamilelik döneminde belirgin bir şekilde görülen uyku düzensizliklerinin en temel sebebi, hormonlarda meydana gelen ve hamileliğin doğasında olan değişikliklerdir. Uyku bozukluğu; hamile kadınların özellikle boşaltım sisteminde (ve bazı diğer organlarında)  bir takım sıkıntıların oluşmasına sebebiyet verir. Bu problemlerin bazıları ise şunlardır:

  • Özellikle gece uykusu esnasında birden bire meydana gelen ve uykudan uyandıracak kadar şiddetli olan bacak kramplarının oluşması,
  • Sık sık idrara çıkılması,
  • Mide ağrılarının ve bağırsak şikayetlerini belirgin bir şekilde artması,
  • Sırt bölgesinde ve kasık bölgesinde ağrıların oluşması,
  • Akciğer kapasitesinde değişikliklerin oluşması ve azalması, ayrıca nefes darlığı meydana gelmesi,

Ayrıca gebeliği yaz aylarına gelen dönemlerinde, uyku bozukluğu şikayetlerinde artış görülmektedir.

Hamilelikte uyku problemleri, özellikle gebeliğin son saflarında daha da belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Bu durumun birçok nedeni bulunmakla birlikte, en temel sebepleri; bebeğin büyümesi ile beraber annenin vücut kitlesinin de ağırlaşması, hormonal değişiklikler, bazı hormonlarda salınımının artması olarak gösterilebilir.

Yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde söylemek mümkündür ki; geceleyin 6 saatten az uyuyan anne adaylarının doğumlarının daha problemli geçmektedir. Ayrıca gece uykusunu en az 6 saat olarak uyumayan gebe kadınlarda normal doğumun zorlaşması ve genellikle sezeryan doğumun gerçekleşmesi de son derece sık karşılaşılan bir durumdur. Bu sebeple hamilelik dönemindeki uyku düzeni hem annenin sağlığı, hem de bebeğin sağlığı için son derece önemlidir.

 

Hamilelik Döneminde Uyku Pozisyonları

Hamilelik döneminde düzenli bir uyku uyuyabilmek için yatış pozisyonu da çok önemlidir. Sırt üstü yatmak; dilin bir miktar geriye kaçmasına neden olur ve nefes alışverişinde sıkıntıların oluşmasının da bir numaralı sebebi olarak bilinir. Bu yüzden hamile kadınların sol tarafa yatması, en ideal yatış pozisyonu olarak tavsiye edilir. Bununla beraber sol yana yatarken katlanmış bir havluyu karın bölgesinin altına koyarak daha verimli bir yatış pozisyonu sağlanabilir. Bunun dışında sırt bölgesi de çok kalın olmayan yastıkla desteklenebilir.

Gebe kadınlara tavsiye edilen bir diğer bir yatış pozisyonu ise kollar arasına yastık koyarak (yani yastığı kucaklamak suretiyle) yatılan pozisyondur.

Hamilelerde Horlama Problemine %90-95 Oranında Çözüm

Uyku apnesi kaynaklı olan ya da olmayan kronikleşmiş horlama problemleri için son yıllarda horlama protezi isimli tedavi metoduna başvurulmaktadır. Vakaların %90-95 gibi yüksek bir oranında horlama sorununu ortaya kaldıran bu medikal aparat; kullanılmaya başladığı andan itibaren horlama problemine çözüm olmaktadır.

Yapı itibarı ile boksör dişliğini andıran ve kişiye özel olarak imal edilen bu medikal aparat ile ilgili kullanıcı yorumlarına BU sayfadan ulaşabilirsiniz.

Benzer İçerikler
Uyku apnesi ve horlama aynı anlama mı geliyor?
Horlama ve uyku apnesi konusunda insanların en çok merak ettiği sorulardan bir tanesi horlama protezi mi yoksa CPAP maskesi mi, hangisi daha iyi? Önc...
Yorum Yap
BİLGİ ALMAK İSTİYORUM
Horlama Tedavisi Bilgi ve
Randevu Formu
Takip Et Abone Ol